Kış mevsiminin yoğun iş temposunda çalışan bir çift olarak hem İstanbul’a yakın olması hem de eşsiz doğası ile Avrupa’nın en büyük longoz ormanları olan İğneada Longoz Ormanları trekking için harika bir seçenek.
Öncelikle longoz ormanının ne olduğundan, İğneada’ya ulaşımdan ve trekking için ne gibi ihtiyaçlar olduğundan bahsedip daha sonra deneyimimizi anlatmak istiyorum.
Longoz Ormanı Nedir ?
Dere suyunun denizle birleştiği yerlerde derelerin getirdiği kumulların dere ağzını kapatması sonucu geri akan su longozu oluşturur. Bu longoz ekosisteminin oluştuğu yerdeki ormanlar da zamanla bu oluşuma uyum sağlayarak longoz ormanına dönüşür.
Nasıl Gidilir ?
İstanbul’dan hareket eden otobüs seferleriyle ya da özel araçla gitmek mümkün. Biz facebook üzerinde denk gelip daha sonra hem kendilerinden hem de katılımcılarından fazlasıyla memnun kaldığımız DağTrek ekibiyle bu deneyimi yaşadık.
![İğneada Longoz Ormanları Milli Parkı](http://gezengiller.com/wp-content/uploads/2016/09/IMG_8232-1024x768.jpg)
Trekking İçin İhtiyaçlar Neler ?
Ormanlık alanda rahat yürüyebilmek için bot, çalılardan dikenlerden etkilenmemek için tozluk, hava durumuna göre mont veya yağmurluk, 1-2 litre su, yemek için kumanya (sandviç en pratiği, yanına meyve çerez gibi şeyler da olabilir.) ve tabi ki yürüyüş sonrası için yedek kıyafet ve ayakkabı.
Biz Neler Yaşadık ?
Hiç trekking yapmamış bi çift olarak heyecan zirvedeydi 🙂 Katıldığımız turda 12 km kolay ve 18 km orta zor parkurlardan hangisini seçiceğimizi düşünürken iyi bi motivasyonla gitmenin gücüyle 18’lik parkuru seçtik 🙂 Hedef yaklaşık 4 saatte parkuru bitirmek..
Önce patika yoldan yürüyüşe başlıyoruz. Tempoyu düşürmemek, ekipten kopmamak, etrafı seyretmek, rehberi dinlemek; hepsi bir araya gelip üstüne bir de bolca oksijeni çekince mutluluk hormonu zirve yapıyor.
Daha sonra patikanın bir noktasından ormanın içine dalıyoruz. Bolca inişli çıkışlı bir parkurda, dikenli otların arasında, kimi yerlerde su basmış longozun çevresinden yürüyoruz.
Kimi yerlerde yolumuzu kesen bir su mu var ? Çaresi kolay, devrilmiş bir kütük üzerinden karşıya bağlanan ip yardımıyla geçiyoruz.
Kütük mü bulamadık ? O zaman eski bi köprü bulur ordan geçeriz 🙂
İşte böyle bir sürü güzel anıya tanıştığımız insanların güzel sohbetlerini de ekleyerek yaklaşık 4 saatte parkuru tamamlıyoruz. Harika bir doğada, tertemiz bir havada, şiddetle tavsiye edeceğimiz bir trekking deneyimi için vakit kaybetmeden sırt çantanızı hazırlayın 🙂
Biz hem yürüyüş hem bisiklet için Strava programını kullanıyoruz. İşte bu deneyimimiz için sonuçlar:
3 saat 55dk, 17.3 km ve ortalama 4.4 km/saat.
Not: Ormanı su basan yağışlı mevsimlerde gitmek pek uygun olmayabilir 🙂
BONUS
![Ormanın ortasında böyle veletlerle karşılaşmanız muhtemel :)](http://gezengiller.com/wp-content/uploads/2016/09/IMG_8245-300x225.jpg)